Belgrad nerede ne yenir

Pljeskavica; Sırpların özel köftesi… bence harika bir lezzet. Ortalama 15-20 cm açılan dana kıyması, ızgarada pişiriliyor. Izgarada ısıtılmış bazlama ekmeğinin arasında servis ediliyor. İçine temel olarak yogurt, soğan ve yeşillik koyuluyor, ama şehir içinde 20 çeşitli pljeskavica yapan yerler bile var, ama bence ne kadar sade o kadar iyi… Pljeskavica’yı ilk olarak löplöpçülerin tavsiye ettiği; Prava Pljeskavica’da yedik. (Cvijiceva 36, Lokal 1) burası aslında tam olarak Takovska caddesi üzerinde, Cvijiceva caddesi kesişiminde. Yani dükkanın önüne geldiğinde bile hala anlamıyorsun varmış olduğunu, o kadar göze çarpmayacak bir yer. Valla löplöpçülerin tavsiyesi olmasa hiçbir kuvvet bana orada yemek yediremezdi. Menu diye birşey yok, sadece pljeskavica var. gramını seçiyorsun o kadar. 150-200-300-500 gr’lık. Tarihinde 500 gr yiyebilmiş birkaç babayiğit varmış. Ben 150, İlker 200 gr yedi, bence gayet yeterliydi. Sadece dana kıymadan yapılıyor, etin içinde tuz ve sudan başka birşey yok. Günde 50kg et satıyorlarmış, ertesi güne et devretmiyormuş. 1996 yılından beri sadece pljeskavica yapıyorlarmış. Eti önce elle yoğurup açıyorlar, içine soğan koyup tekrar yoğurup açıyorlar, ve ızgaraya koyuyorlar. 15-20 cm genişliğinde oluyor, pişince biraz küçülüyor tabi. Bazlama ekmeğinde de servis ediliyor. Bizim köftemizden daha güzel bence, çünkü tek tek parça parça olmadığı için et kurumuyor, ıslak ıslak kalıyor… bence yemeden dönülmemeli.
Pljeskavica şehir içinde adı taze olan fast food restoranlarda da yenebilir bence. Ben döndüğüm gün, bir tanesinin önünde geçerken, gördüm, sipariş verdim, yedim, bence Prava Pljeskavica kadar lezzetli olmasa bile yine de güzel bir lezzetti. Taze için adres vermiyorum, çünkü Mcdonalds kadar meşhur, şehir içinde bir sürü yerde var.
2. gün kendim gezerken, öğle yemeği için tercihim, 2014 yılında açılmış geleneksel boşnak mutfağı sunan Manufactura oluyor. Restoran beni şemsiyeleri ile içeri çekti, ünlü caddesi Knez Mihailova’ya çok yakın, (Kralja Petra, 13-15 Stari Grad).  Burada sopska salad (domates, soğan, kırmızı biber, salatalık ve üzerine peynir serptikleri bildiğiniz bizim peynirli çoban salata yani) ve pazarski cevapi yedim. Pazarski cevabi ise bildiğiniz bizim tekirdağ köfte. Bence gayet lezzetli ve güzeldi. Cevabi zaten meşhur yemekleri, her yerde hem porsiyon hem de ekmek arası servis ediliyor. Yemekler gerçekten çok ucuz buarada. Bu öğle yemeği için 630RSD verdim (yani 18TL) ki en ünlü caddelerden birinde, çok temiz bir restoranda yedim bu yemeği.
1.gün akşamında tercihimizi ünlü Skadarska caddesi üzerinde bulunan 200 yıllık restoran Dva Jelena’da (http://www.dvajelena.rs/en) yemek yedik. Skadarska aynı bizim Asmalı Mescit benzeri bir yer. Belgrad’ın en turistik caddesi. Turist olarak gelip buraya uğramayanı dövüyorlar, o kadar turistik. Löplöpçüler, oraya giderseniz local yemek yiyemezsiniz demiş, ama biz kime Belgrad’da iki akşamımız var desek, bu caddede bir akşam geçirin dedi. Bence iyi ki tercihimizi Dva Jelena’dan yana kullanmışız. Turistik bir caddede olmasına rağmen, 7 kişilik bol biralı, ara sıcaklı, ana yemekli bir akşama 100Euro para ödedik, Belgrad gerçekten çok ucuz bir yer.  Starter’larda yer alan 2 kişilik tabakla başladık. Adama domuz yemediğimizi söyledik. Pastırmayı, dana pastırma veririz dedi ve kuru et gerçekten harikaydı. Mantar sote, ızgara sebzeler, patates kızartması diğer tercihlerimizdi ve hepsi çok güzeldi. Ana yemek olarak herkes rib eye yedi, en az 200-300 gr’lık harika pişmiş bir et geldi, patates ile birlikte. Ben o kadar doymuştum ki, sadece sırp salatası yedim. Bence Dva Jelena sokaktan korkmayın, turistik olduğu kesin ama yine de Belgrad genel olarak çok ucuz bir yer ve müzikleriyle harika bir akşamdı bence.
2.gün akşamında bizi adını hiç duymadığım, gelmeden yaptığım araştırmalarda da hiç karşıma çıkmamış bir kafala’ya gittik. Lorenzo ve Kakalamba. Adını ben duymamışım ama top12 restorandan biri seçilmiş 2015 yılında. Restoran Cvijiceva 100’da. Eğer öneri üzerine gitmiyor olssaydık, ben kesinlikle restoranı dışarıdan görüp içeri gireyim demezdim, ama içerisi tek kelimeyle muhteşemdi. (http://www.lk.rs/)
Benim tavsiyem üzerine ekibin çoğu, young lamb with potato yedi, çünkü bu löplöpçünün Belgrad ile ilgili tavsiyelerinden biriydi. Burada süt danası /kuzusu çok meşhur birşeymiş. Yiyenler bayıldı. Ben kuzu kuzu kokan eti çok sevmediğim için, tercihimi crispy chicken fillet with gorgonzola’dan yana kullandım. Aslında benim hayalim daha başka birşeydi, ama yine de riske etmeden karnımı doyurduğum bir tercih yapmış oldum. O restorana tekrar gidecek olsam bu sefer kesin pizza yerim, çünkü bence harika bir fırını vardı ve pizza tabakları efsane güzel görünüyordu. Tatlı sunumu ise oldukça ilginç bir menü ile yapılıyor, insanın yemeyeceği varsa bile menüyü gören herkes sipariş etti, ama ben gerçekten çok toktum ve sadece espresso içtim.
Şehirde pek çok yerde, güzel pizzacı vapiano var. (http://rs.vapiano.com/en/restaurants/) Vapiana bence her zaman doğru tercihtir. Fiyatları istanbuldan daha uygun. Zaten söylediğim gibi, bence Belgrad genel olarak İstanbul’dan çok uygun bir yer.

Şehirde ilgimi çeken şeylerden biri de hiç starbucks olması, demek insan starbucks olmadan yaşabiliyormuş. Bende kahve içmek artık bağımlılık olmuş sanırım, ben gün içerisinde oteldeki harika lattelerimden sonra, en az 1 veya 2 kere daha mola verip, güzel caddelerde hem insanları seyrettim, hemde mola verip dinlendim. Kahve kültürü oldukça gelişmiş bir yer. 
Print Friendly, PDF & Email
Written By
More from acemianne

9.havale anısına…

Allah’ım isyan etmiyorum, ama ne olur bitir artık bu işkenceyi… Onun o...
Read More

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir